
İngiltere Savunma Bakanlığı Boscombe Down’daki bir test tesisinde gerçekleştirilen deneyin prototipi, yaygın olarak kullanılan bir Rolls-Royce AE-2100A turboprop bölgesel uçak motoruydu. Türbin, İngiltere’nin Orkney Adaları’ndaki Avrupa Deniz Gücü Merkezi’nde rüzgar ve gelgit gücüyle üretilen büsbütün “yeşil” hidrojenle beslenerek çalıştırıldı.
Hidrojen yakıtlı uçaklar emisyon için önemli

Uçmak, karbondan arındırılması en güç sanayilerden biri ve elektrik ya da hidrojenle çalışan uçaklar üzere teknolojilerin, beşerlerle dolu bir uçağı uzun aralara taşımasına hâlâ yıllar var. Öte yandan Airbus, 2035 yılına kadar sıfır emisyonlu bir uçağı hizmete sokma planının bir modülü olarak, hidrojenle çalışan jet motorlarını test etmek için bir superjumbo A380 kullanmayı planlıyor.
Rolls-Royce önderliğindeki deneme, bir uçağın uçurulmasını içermese de araştırmalar ve testler hidrojenle çalışan uçaklar için pazar potansiyeli olduğunu gösteriyor. Rolls-Royce havacılık teknolojisi yöneticisi Alan Newby verdiği bir demeçte, “Hidrojen üzere bir yakıta bakmanın hoşluğu, hiç karbon içermemesi ve bu nedenle yandığında CO2 üretmemesidir” dedi. Ek olarak Rolls Royce ve easyJet, testlerinin ikinci kademesine geçecek ve Rolls-Royce Pearl 15 lüks jet motorunda denemeler yapmaya başlayacak.
Hidrojenin kullanımı ne kadar pratik?

Ancak bu dezavantajlar kâfi teknik araştırma sayesinde aşılabilir yapıda. Öte yandan easyJet’in operasyondan sorumlu lideri David Morgan, “Pil teknolojisine baktık ve pil teknolojisinin muhtemelen uçurduğumuz büyük ticari uçaklar için kâfi düzeyde olmadığını gördük” açıklaması da elektrikli uçakların yolunun hidrojene oranla daha uzun olduğunu gösteriyor.